Bağlantıda okullarda öğrenci ve velileri ile travma anında kullanabileceğiniz detaylı bir psiko eğitim programı paylaşılmıştır.
https://www.aktuelpdr.net/download/350/
28 Şubat 2019 Perşembe
Psiklojik ilk yardım
Psikolojik İlk Yardım nedir?
Psikolojik İlk Yardım (PİY), acı çeken ya da desteğe ve yardıma ihtiyaç duyan kişiye sunulan insani ve destekleyici müdahale olarak tanımlanmaktadır.

Psikolojik İlk Yardım hangi konuları içermektedir? • Kişileri zorlamayan pratik bakım ve destek sağlamak • İhtiyaç ve kaygıları belirlemek • İnsanların temel ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olmak (gıda, su, bilgi alma gibi) • İnsanları konuşmaya zorlamadan dinlemek • Rahatlatıp sakinleşmelerine yardımcı olmak • İnsanların bilgi edinmesi, hizmetlere ve sosyal desteklere ulaşmaları için yardım sağlamak • Kişileri gelecekteki olası zararlardan korumak.
Psikolojik İlk Yardım kimin içindir? PİY yakın bir zamanda ciddi bir kriz durumuna maruz kalmış stresli insanlar içindir. PİY hem çocuklara hem yetişkinlere uygulanabilir. Fakat kriz yaşantısı geçiren herkes psikolojik ilk yardıma ihtiyaç duymayabilir ya da bu yardımı istemeyebilir. Bu durumlarda yardım istemeyen kişileri zorlamayın, sadece destek istediklerinde kolayca ulaşılabilir olun. PİY’nin tek başına yetersiz kaldığı ve kişinin daha ileri düzeyde desteğe ihtiyaç duyduğu durumlar olabilir. Bu noktada PİY sağlayan kişi kendi limitlerini bilmeli ve gerekli kişileri –tıbbi personel, meslektaşlar veya alandaki diğer insanlar, yerel otoriteler, toplum liderleri ve dini liderler gibi– en uygun kaynağa yönlendirmelidir.
ACİL İLERİ DÜZEY DESTEĞE DAHA FAZLA İHTİYACI OLAN İNSANLAR: » Acil medikal bakıma ihtiyacı olan ve ciddi hayati tehlike taşıyan yaralılar, » Kendilerine ve çocuklarına bakamayacak düzeyde üzgün olan insanlar, » Kendine zarar verebilecek insanlar, » Başkalarına zarar verebilecek insanlar
PİY ne zaman verilir? İnsanların yardım ve desteğe ihtiyacı stres kaynağı olaydan uzun bir süre sonra da devam etmesine rağmen, PİY kriz olayından etkilenen insanlara hemen yardım etmeyi amaçlamaktadır. Stres altındaki kişilerle ilk temasa geçtiğiniz anda psikolojik ilk yardım sağlayabilirsiniz. Bu yardım genellikle afet sırasında ya da afetten hemen sonra uygulanır. Fakat bu yardım, olayın ne kadar sürdüğüne ve çeşidine göre bazen günlerce ya da haftalarca sunulabilmektedir.
PİY nerede sunulur? PİY, yeterince güvenli her yerde sunulabilir. Bunun için genellikle olay/kaza yeri veya yardım hizmetlerinin verildiği sağlık merkezleri, sığınaklar, kamplar, okullar ve gıda gibi yardımların dağıtıldığı tesisler önerilir.İmkânlar uygun olduğunda PİY’i özel olarak konuşulabilecek bir yerde vermeye çaba gösterilmelidir. Cinsel şiddet gibi belli tip kriz durumlarına maruz kalan kişilerde, kişinin itibarına saygı ve gizliliği için mahremiyetin sağlanmasına özellikle dikkat edilmelidir.
PİY prensipleri nelerdir? Güvenlik : Bireyler için zarar görme riski yaratan davranışlardan kaçının. Yardım ettiğiniz çocuk ve yetişkinlerin güvende olduğundan emin olun ve onları fiziksel veya psikolojik zararlardan koruyun.
İtibar : Yardım ettiğiniz kişilerin kültürel ve sosyal normlarını dikkate alarak saygılı bir şekilde davranın.
Haklar : İnsanların yardıma adil olarak ve ayrım yapılmaksızın erişebildiğinden emin olun.Haklarını savunmaları ve uygun desteğe ulaşmaları için kişilere yardım edin. Yardım ettiğiniz kişi için en iyi olanı düşünerek davranın.
Kriz durumunda (doğal afet,kaza,terör olayları vs.) vatandaşlar nasıl davranmalı? » Krizi yöneten ilgili otoritelerin açıklamalarını takip edin. » Eğer varsa, acil müdahalenin nasıl organize edildiğini ve hangi yardım kaynaklarının bulunduğunu öğrenin. » Arama-kurtarma personelini veya acil tıbbi personeli engellemeyin. » Görevinizi ve görevinizin sınırlarını bilin.
PİY sunmak için psikososyal arka plana sahip olmaya gerek yoktur. Bununla birlikte, eğer kriz çalışmalarına yardım etmek istiyorsanız bir organizasyon veya topluluk ile çalışmanız önerilmektedir. Eğer kendi başınıza hareket ederseniz, kendinizi riske atabilir, çalışmaların koordinasyonunu olumsuz etkileyebilir ve krizden etkilenmiş kişileri kaynaklara ve ihtiyaç duydukları desteğe ulaştıramayabilirsiniz.
Psikolojik İlk Yardım Hizmeti Nasıl Sunulur?
1)Etkili iletişim: Stres altındaki kişilerle iletişim biçimi çok önemlidir. Kriz durumdaki insanlar çok üzgün, kaygılı veya şaşkın olabilir. Bazı insanlar kriz sırasında meydana gelen şeyler için kendilerini suçlayabilir. Sakin olmak ve anlayış göstermek, stres altındaki insanların kendilerini daha güvende, anlaşılmış , saygı gösterilmiş ve önemsenmiş hissetmelerine yardımcı olur.Çok fazla konuşmayın, sessizlik için zaman verin. Bir süre sessiz kalmak, karşınızdaki kişiye isterse sizinle paylaşımda bulunması için gerekli alanı ve cesareti verecektir.
2)Hazırlık » Kriz olayı hakkında bilgi edinin. » Mevcut hizmetler ve destekler hakkında bilgi edinin. » Emniyet ve güvenlik problemleri hakkında bilgi edinin.
3)PİY İlkeleri: İZLE, DİNLE VE BAĞKUR
Üç temel PİY ilkesi; izlemek, dinlemek ve bağlantı kurmaktır. Bu eylem ilkeleri, bir kriz durumuna nasıl bakacağınız ve alana güvenle nasıl gireceğiniz, etkilenen insanlara nasıl yaklaşacağınız, onların ihtiyaçlarını nasıl anlayacağınız ve onları pratik destek ve bilgiye nasıl ulaştıracağınız konusunda rehberlik edecektir (aşağıdaki tabloya bakınız)
Sağlık çalışanlarının kendine/çevresine zarar verme riski olup Psikiyatrik İlkyardım ihtiyacı olan kişiyle görüşürken dikkat etmesi gereken hususlar nelerdir?
• Kişinin üzerinde kesici-delici alet olduğu biliniyor veya şüpheleniliyorsa mutlaka polisten yardım istenmeli • Çevredeki bulunabilecek diğer tehlikeli nesnelerin varlığı araştırmalı (bıçak, demir/tahta sopa vs) ve ortamdan uzaklaştırılmalı • Hasta ile uyaranın az olduğu kapalı, sakin bir ortamda görüşülmelidir. • Mümkün olduğunca görüşmeye yalnız girilmemeli,yalnız girilmesi gereken durumda kapı açık bırakılmalı ve yardımcı sağlık personeli kolay ulaşılabilir durumda olmalıdır. • Yumruk ve tekme mesafesine girilmemeli • Saldırgan kişiye arka dönülmemeli • Eller hep açıkta, görünür kalmalıdır. • Konuşma iyi düzenlenmiş ve akılcı olmalıdır. Resmi evraklardaki (örnek: çağrı formundaki soruların sırayla doldurulması gibi) sıralamalar bu durumda pek kullanışlı değildir.Alanda yapılacak karşılıklı konuşmalar çok kısa tutulmalıdır. Konuşma, bulunduğunuz koşula uygun ve tedavinizde işinize yarayacak bilgileri alacak şekilde olmalıdır. Hasta size daha fazlasını kendiliğinden veriyorsa o bilgilerden de yararlanmaya çalışın. • Konuşma esnasında sorduğunuz sorular açık uçlu olmalıdır, doğrudan veya dolaylı sorabilirsiniz. Depresyon, intihar vakası veya çok az tepki veren hastalar dışında konuşmayı hastanın yönlendirmesine izin verebilirsiniz. Ancak konuşma istediğiniz bilgilere ulaşacak nitelikte olmalıdır. Hasta bazı sorularınıza yanıt vermek istemezse zorlamayın, aksi halde hasta kapanır ve hiç bilgi vermeyebilir. Bilgi toplamak için gerektiği kadar zaman ayırın; ne eksik ne fazla. Hastanın durumu acil nakil gerektiriyorsa ya da çevresine tehlike oluşturuyorsa bilgi edinmek için vakit kaybetmeyin. Edindiğiniz tüm bilgilere (gözlem, hastadan ve çevreden toplanan bilgilere) rağmen hastanın davranışları ve cevaplarıyla ilgili kesin karar vermekten kaçının.
• Aşağıda verilen rehber niteliğindeki bilgilerin, hasta ile konuşmanızı daha etkili kılacağı düşünülüyor: Hastaya kendinizi tanıtın, yardım etmek üzere orada olduğunuzu ifade edin. Hastayı sorunlu olay yerinden uzaklaştırın, rahatsız eden kişi veya nesneleri uzaklaştırın. İyi bir müdahale ile hastanın ailesinin, arkadaşlarının ya da çevresindeki kişilerin aşırı endişeli tepki vermelerini önleyebilirsiniz. Uygun olan kişilerden, çevrenizde biriken meraklıları ya da hastayı rahatsız eden kişileri uzaklaştırmasını isteyin (şiddet kullanmayacak, kibarca yapabilecek kişileri seçmeye dikkat edin) Gerekiyorsa, hastaya destek vererek rahatlatan tanıdıklarının yardımını sağlayın Hastanın endişesini artıracak davranışlardan kesinlikle kaçının. Baştan ayağa muayene etmeden önce hastayla dostça ilişki kurmaya çalışın. Hastanın mahremiyetine saygılı olun, mesleki sınırlarınızı koruyun (profesyonelliğinizi) ve etkili olun. Hasta aşırı tedirginse veya tedaviyi redderse, yapacağınız her işlemi dikkatlice ve anlayacağı bir dille açıklayın. Kendinize güvenerek iletişim kurun, hastanın ve olayın gerektirdiği olgunlukta davranın(makul olun), dürüst olun. Kurallar koyun; örnek,“ağlayabilirsiniz, ancak kendinize ya da başkalarına zarar vermenize izin vermeyeceğim” gibi. Hasta gerçekleri saptırıyorsa, onun düşüncelerini kabul edip etmemeniz önemli değildir. Önemli olan bu çarpıtmaların hastanın gerçekleri olduğunu anlamanızdır (örnek: “duvardaki örümcekler üzerime saldırıyor” gibi). Hastayı, oturması ve gevşemesi için ikna edin (cesaretlendirin) Hastayı, kendi durumunu kendi sözleri ile ifade etmesi için teşvik edin Konuşurken daldan dala atlamıyorsa ya da anlamsız konuşmuyorsa, hastanın sözlerini mümkün olduğunca yarıda kesmeyin. Uzun süren sessizlik dönemlerinden korkmayın, rahat ama dikkatli olun Hasta ağlamaya veya gülmeye başlarsa, konuşmayla bu ruhsal gösteriyi bölmeyin Hastanın öyküsünü(burada kastedilen öykü hastalık öyküsü değil!) istediği gibi anlatmasına fırsat tanıyın ve başınızı sallayarak “evet anlıyorum, daha fazlasını da anlatabilirsin” diyerek devam etmesi için cesaret verin Hastanın düşünceleri alt üst olmuşsa veya durum onun için çok karmaşık görünüyorsa; konuşmayı, onun kendisini daha az karmaşıklık (veya düzen içinde) hissedeceği şekilde yönlendirin. Hastayla tartışmayın (bir şeyleri kanıtlamaya çalışmayın) Konuşmayı sürdürmek istediğiniz durumlarda asla kapalı uçlu sorular sormayın. (kısaca “evet” ya da”hayır” cevabı verilen sorulara kapalı uçlu sorular denilmektedir) Duruşunuz, karşınızdakini korkutacak (göz dağı vermek ister) tarzda olmasın Soğuk kanlı olun, bu şekilde hastanın kaygılarını azaltır ve rahatlamasını sağlarsınız Zaten kaygılı olan hastaya, bağırmayın Hasta izin vermiyorsa hastaya asla dokunmayın Hastanın hareketlerini ya da durumunu yargılamayın ! Bırakın hasta sizin tarafsız olduğunuzu düşünsün (zaten sağlık personeli olarak tarafsız olmak durumundasınız) Denemeden hastayla konuşmanın olanaksız olduğuna karar vermeyin (bellek bozukluğu olmadıkça, en ağır psikotik hasta bile hastalık öyküsü ile ilgili çok değerli bilgiler verebilir) Yalan söylemeyin ya da sahtekarlık yapmayın Çıkış ile aranızda hasta olmasın ! Hasta saldırganlaştığında kaçmanız gerekirse kaçış yolunuz hemen yakınınızda olmalıdır.
Kaynak:
https://www.e-psikiyatri.com/psikolojik-ilk-yardim-nedir-6173927 Şubat 2019 Çarşamba
24 Şubat 2019 Pazar
21 Şubat 2019 Perşembe
18 Şubat 2019 Pazartesi
Analiz edilecek yeni filmimiz "Aftershock"
Sayfaya göümlü olarak yükelenen filmi izlyebilirsiniz. iyi analizler...
Not: filmimiz iki part olarak yüklenmiş, bloggerda gömülü video izin verilmediği için kaynak siteye yönelndiriyor. Kaynak sitesinden izleyebilirsiniz.
Not: filmimiz iki part olarak yüklenmiş, bloggerda gömülü video izin verilmediği için kaynak siteye yönelndiriyor. Kaynak sitesinden izleyebilirsiniz.
13 Şubat 2019 Çarşamba
12 Şubat 2019 Salı
4 Şubat 2019 Pazartesi
1 Şubat 2019 Cuma
Travmanın psikobiyolojisi
Amigdala, Hipokampus ve Bellek Üzerine... - Evrim Ağacı (Kaynak)
"Korku ve diğer algı ile ilgili hislerin kaydedildiği amigdal'e sahip olmayan biyolojik türler var mıdır? Evrim sürecinde amigdal ve hippokampus yapıları pirmatlardan öncesindeki canlılarda var mıdır? Hayvanların bilişsel, duygusal, iletişimsel bir belleği var mıdır? İçgüsüsel kodlanmaların dışında şartlanmaya bağlı öğrenmeler sadece refleks düzeyde midir yoksa bir tür bellekle ilişkili midir? Yoksa belleğin gösterilmiş tüm nöröbilimsel yapılarla ilişkisine rağmen tamamen kültürle ilgili bir kavram mıdır?"
Bildiğimiz gibi beyin, Evrim tarihi süresince kafa oluşumu (sefalizasyon, cephalization) dediğimiz adımın atılmasından beri, yani bundan yüz milyonlarca öncesinden beri evrimleşmekte olan ve kökenleri sıradan sinir ağlarına ve hatta daha eskilere dayanan bir organdır. Kafa yapısının evrimleşmesi ve bölütlenme (segmentasyon, canlının bölümlere ayrılması) ile halihazırda evrimleşmiş olan merkezi olmayan sinir ağına sahip canlılar (yani "gangliyon" denen sinirsel iletim ağına sahip canlılar), bir noktada bu sinir düğümünü biriktirerek, ilk beynin temellerini atmışlardır (daha doğru bir ifadeyle, buna yatkın olan ve beyne sahip olanlar başarılı olduğu için popülasyondaki sayıları artmıştır ve evrim gerçekleşmiştir). Beynin ve sinir organlarının kafa bölgesinde toplanmasının sebeplerinden biri, çift-yönlü (bilateral) simetri sonucu kafanın yeni ortama ilk giren organ olması (genelde bilateral simetriye sahip canlıların anterior -ön- kısımlarında kafa bulunur ve kafanın olduğu yönde ilerlerler) durumudur. Bu konuda bu kadar bilgi yeterli olacaktır.
Beyin, o günden bugüne kadar evrimleşmektedir ve bu uzun yolculukta, canlıların başarı durumuna (fitness) bağlı olarak pek çok parça, belli başlı görevleri yerine getirmek üzere özelleşmiş ve farklılaşmıştır. Bunun sonucunda günümüzdeki pek çok canlının beyni oldukça fazla alt bölümden (kompartman) oluşmaktadır. Nörobiyoloji, sadece beyinle sınırlı kalmamakla birlikte beynin bu bölümlerini, özelliklerini ve birbirleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır. Şimdi, biraz daha sorunun içerisine girelim:
Limbik sistem, canlılarda bulunan beynin duygulardan, davranışlardan, uzun süreli hafızadan ve koku duyusundan sorumlu olan sistemin tümüne denmektedir. Limbik sistem içerisinde beynin hipokampus, amigdala, ön talamik çekirdekler (anterior thalamic nuclei), septum (beyindeki bazı parçaları ayıran bir yapı), limbik kabuk (limbic cortex) ve forniks bulunur. Bunların hepsi, bu konuda bizi ilgilendirmese de, burada önemlileri ele alıp, diğerlerini gelecek yazılara bırakacağız.
Amigdala (Latincede "badem" demektir), beynin özelleşmiş kısımlarından birisidir. İnsan da dahil pek çok karmaşık omurgalıda bu yapı bulunmaktadır. Günümüzdeki görevleri arasında duygusal tepkileri kaydetmek, işlemek ve gerektiğinde hatırlamaktır. Ancak amigdalanın ortaya çıkışı, bu görevleri yerine getirmek amacıyla olmamıştır. Amigdala, en ilkel haliyle amfibilerde görülmeye başlamıştır ve tek görevi burundan gelen koku ile alakalı verileri değerlendirmektir. Daha sonrasında, sürüngenlerin evrimiyle birlikte beyin de evrimleşmeye devam etmiş ve bu sırada amigdala yeni ve çok önemli bir özellik edinmiştir: Korku. Amigdala, günümüzde korkudan sorumlu olan beyin bölgemizdir. Amigdalaya sahip olmayan ya da hasarlı bir amigdalaya sahip olan canlılarda korku hissedilmez. Science News'un haberine göre S. M. isimli bir kadında bulunan Urbach-Wiethe hastalığı sebebiyle amigdalasının tamamı iş göremeyecek biçimde hasarlıdır. Bu hasardan ötürü de bu kadın hiçbir korku duymamaktadır. Bu da apayrı bir konu olacağı için burada noktalıyoruz; ancak amigdalanın görevini anlamak açısından faydalı olduğunu düşünüyoruz.
Bu noktada, sorularınızdan ikisine cevap vermiş oluyoruz: Evet, bir beyne sahip olan; ancak amigdalaya sahip olmayan hayvanların sayısı çok fazladır ve evet, primatlardan önce de amigdalaya sahip olan pek çok canlı grubu (hatta sınıfı) bulunmaktadır. Temel olarak amfibilerden önce amigdalaya doğru evrimleşen yapılar (tabii ki bu bilinmemekteydi, sadece biz bugün, geriye dönüp baktığımızda ilkel bazı yapıların amigdala dediğimiz yapıya evrimleştiğini görüyoruz, yoksa evrimin bir yönü yoktur!) bulunsa bile, bildiğimiz anlamıyla amigdalaya rastlamak çok zordur. Ve dolayısıyla bu hayvanlar bizim bildiğimiz anlamıyla korku hissetmezler. Bunun ayrıntıları ayrı bir konuda ele alınabilir.
Hipokampus ise bir diğer önemli beyin kompartmanıdır. Kısa süreli hafızayı, uzun süreli hafızaya aktarmak gibi çok önemli bir görevi vardır. Ayrıca hipokampus uzaysal yön bulma görevini de üstlenmiştir; yani hareket ederken etrafı üç boyutlu değerlendirmeyi sağlayan yapı burasıdır. Amigdala da, Hipokampus de beyinde birbirinin ayna görüntüsü olan iki yarıdan meydana gelir. Hipokampus'te bulunan yer hücreleri ve ızgara hücreleri sayesinde canlılarda yönsel hafıza bulunmaktadır.
Hipokampus yapısı, memeli harici omurgalıların tamamında bulunan pallium denen bir zarsı yapıdan evrimleşmiştir. Pallium, beynin serebrum (cerebrum) isimli en üstte bulunan büyük yapıyı saran gri-beyaz katmanlara verilen isimdir. Orta, yanal ve arka olmak üzere 3 kısımdan oluşur. Hipokampus, orta palliumdan evrimleşmiş bir yapıdır. Pallium yapısı, en basit yapıya sahip omurgalılar olan taşemenler (lamprey) ve asalak balık (hagfish) gibi canlılarda bile görülür. Ayrıca Rodriguez ve diğerlerinin 2002 yılında Beyin Araştırmaları Bülteni dergisinde yayınladıkları makaleye göre kuşlarda, sürüngenlerde ve balıklarda da hipokampus benzeri yapılar keşfedilmiştir. Orta pallium ile hipokampus anatomik olarak birebir benzer olmasa bile (hipokampus "S" şeklindedir), fizyolojik olarak (kimyasal yapı ve işlev) birebir ilişki görmek mümkündür. Sonuç olarak, halen araştırmaların sürmesi bir yana, hipokampus yapısının kökenleri omurgalıların ilk dönemlerine kadar gitmektedir. Ancak bildiğimiz anlamıyla hipokampus ilk olarak memelilerde (ve hemen hemen tüm memelilerde) görülmektedir. Bu da sorularınızdan birine daha cevap olmuş olacaktır.
Tüm bu yapılar ve daha nicesi göstermektedir ki, beyin çok uzun süredir evrimleşmekte ve farklılaşmakta olan bir yapıdır; dolayısıyla düşünme, algılama, duygulara sahip olma, değerlendirme gibi özelliklerin sadece insanda ve insan evriminde ortaya çıktığını düşünmek akıl dışı, bilim dışı ve saçma olacaktır. Pek çok canlı, bunların bazılarını veya karışımını taşımakta ve çeşitli düzeylerde kullanmaktadır. Örneğin ahtapotlarda çok güçlü mekansal hafıza (3 boyutlu hafıza) yeteneği bulunmaktadır. Veya köpekbalıklarında çok uzun süreli hafıza bulunduğu bilinmektedir. İnsaymunların (ape) tamamında çok güçlü duygusal ve bilişsel yetenekler olduğu bilinmekte ve hatta maymunların bilgiyi aktarmak (öğrenme ve öğretme) konusunda muhteşem yetenekleri olduğu, çok uzun süreli hafızalara sahip oldukları ve algılama konusunda insanlara oldukça yakın oldukları bilinmektedir. Şempanzeler arasında aşk, sevgi ve bağlılık gibi duygularla anaerkillik ve şefkat gibi diğer duygular bir arada bulunmaktadır. Öte yandan pek çok memelide bu tip duygular belli miktarlarda görülmektedir. Korku ve cinsel uyarı gibi diğer ilkin duygular ise beynimizin evrim basamaklarından en gerisinde, yani en alt beyinde bulunan yapılardan kaynaklanmasının da gösterdiği gibi, pek çok canlıda bulunmaktadır. Yani insan, sadece bu bilişsek, duygusal ve algısal yeteneklerinin en farkında olan hayvan türüdür; ancak bunlara sahip olan tek hayvan türü değildir. Hemen hemen her hayvan, bu yetilerden bir kısmına sahiptir. Bu da, bir diğer sorunuza cevap olmuş olacaktır.
İçgüdü konusuna gelirsek, bu konuda çok önemli olduğunu düşündüğümüz bir açıklama mevcuttur, son sorunuzla ilgili pek çok noktaya ve daha fazlasına aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:
Burada da görebileceğiniz gibi, hiçbir hayvan "kodlanmış bir program" dahilinde hareket etmemektedir. Bir beyni ve sinir sistemi olan her hayvan belli bir zeka düzeyine, algı kapasitesine ve düşünme yetisine sahiptir. Ancak bunun düzeyi, insan türünden daha farklı ve az gelişmiş olabilir. Ancak unutmamak gereken en önemli nokta, bu hayvanlarda bizler gibi zekanın evrimleşmemesinin, onların "ilkel" olduğundan değil (zira böyle bir şeyden bahsedilemez, tüm yaşayan canlılar en az insanlar kadar gelişmiş, modern ve başarılı canlılardır), böyle bir evrime ihtiyaç duymamalarındandır. İnsan neden kartal gibi uçamıyorsa, ayı gibi güçlü pençeleri yoksa, çita kadar hızlı koşamıyorsa solucan gibi toprak konusunda yetenekli değilse, küf mantarı gibi hızlı ve etkili üreyemiyorsa; bu diğer canlılar da aynı sebeple zeka konusunda insan kadar gelişmiş değildir. Her canlı, belli bir açıdan kendini geliştirmiştir; insanın da hemen hemen tek artısı, zekanın evrimidir (ki bu bile oldukça tartışmalıdır).
Yani bir beyne ve sinir sistemine sahip her hayvanın belli bir düzey zekaya sahip olduğunu anlamak, Evrimsel Biyoloji'yi ve bir bütün olarak bilimi anlamaktaki en önemli basamaklardan biridir. Yukarıda verdiğimiz yazıda bu konuyu derinlemesine işlemekteyiz.
Teşekkür: Doç. Dr. Pakize Geyran
Kaynaklar ve İleri Okuma:
- http://neuron.nimh.nih.gov/murray/nat.rev.neurosci.pdf
- http://www.wired.com/wiredscience/2010/12/fear-brain-amygdala/
- http://wellspringtherapygroup.com/documents/theamygdala.pdf
- http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/16432299
- http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0361923001006827
- Ana Görsel: Pixabay
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Duymayanlar için film analizlerinin son teslim tarihi 22 Nisan
İlk 3 film vize son 3 film ise final puanlı olarak kabul edilecektir.
-
part1 part 2
-
Travma Dersi için İntihar konulu film önerileri alıyorum. Seçilen film sahibine ek puan verilecek.
-
Derslerde işlediğimiz sunumları bu bağlantıdan takip edebilirsiniz.